from architect's  eyes

Share this post
Nedir bu kuraklık?
velitunahanbay.substack.com

Nedir bu kuraklık?

Birlikte mücadele etmemizin tam zamanı...

Veli Tunahan Bay
Jan 15
2
Share this post
Nedir bu kuraklık?
velitunahanbay.substack.com

Yıllardır bilimadamlarının bize söylediği, bizimde yıllardır yazdığımız iklim değişikliğinin etkilerini, kötü etkilerini yavaş yavaş görmeye başladık. Yağmursuz geçen bir Ocak-2023 ayı. Kızılırmak etkilenmiş bu kuraklıktan. Peki bunun sebebi nedir? Nasıl çözeceğiz bu durumu? Susuz mu kalacağız acaba? Deli sorular, öyleki 2050 yılında Türkiye susuz kalacakmış, gelecek 20 yılda suyumuzun %25’ ini kaybedecekmişiz. Bunlar bakanlığın açıklamaları. Gelin birlikte inceleyelim. Susuz kalmayalım, hep birlikte mücadele edelim.

Kuraklık

Kuraklık aslında normal ve tekrarlayan bir iklim olayıdır. 

Bir veya birden çok mevsime yayılan azalan yağışlar nedeniyle oluşur. Ancak küresel iklim değişikliğinin sonucu dünyanın birçok bölgesinde artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar, kuraklık olaylarının sıklığını ve ciddiyetini artırır.

Kuraklık çok yavaş başlayan, aylar ve hatta yıllar boyunca gelişen ve çok geniş alanları etkileyen doğal bir olay olması sebebiyle diğer olaylardan faklıdır. Çok geniş bölgelerde ve hatta kimi zaman bir ülkenin tümünde ciddi ekonomik, çevresel ve sosyal etkilere yol açmaktadır. Kuraklık tüm iklim kuşaklarında görülür ancak, alanın kuraklığa karşı hassasiyeti ve etkilerin derecesi bir bölgeden diğerine oldukça büyük farklılıklar gösterebilir. Örneğin, 2005 yılında yaşanan kuraklık Avrupa’nın birçok bölgesini etkilerken 2007-2008 yıllarında yaşanan kuraklık en çok Akdeniz Havzasını etkilemiştir.

Kuraklığın nedenlerini anlamak kolay, etkilerini tahmin etmek zor!

Kuraklığın temelinde yağışlardaki geçici düşüşler vardır. Böyle bir doğal sürece, iklim değişikliği eklendiğinde etkileri çok daha şiddetli hale gelir. Küresel iklim değişikliğinin sonucu dünyanın birçok bölgesinde artan sıcaklıklar ve azalan yağışlar, kuraklık olaylarının sıklığını ve ciddiyetini artırır. Yine de kuraklığın tek sebebi iklim değişikliği değildir. Su kaynakları, bir nehir ekosisteminin parçasıdır. Bu sistem üzerinde aşırı kullanım, kirlilik, doğru planlanmayan su altyapıları ve yanlış yönetime bağlı kırılmalar, havzaları, ülkeleri ve hatta ekonomileri daha da kırılgan hale getirir. Kuraklık gibi bir süreç karşısında direnç kaybetmemize ve sonuçlarının şiddetli hissedilmesine neden olur.

Su miktarının azalması kuraklığın kısa vadeli etkisi olarak hissedilirken aynı zamanda artan su talebinin karşılanamaması veya ekolojik sistemlerin bozulmasına neden oluyor. Çevresel etkilerinin yanı sıra ekonomik etkileri de kuraklığın şiddetine bağlı olarak çok ağır şekilde hissedilebilir. Tarım, enerji, turizm ve ormancılık gibi sektörler kuraklıktan doğrudan etkilenir. 2003 yılında Avrupa’da yaşanan kuraklığın maliyeti 11 milyar Euro olarak hesaplanmıştır. 2006 yılında İspanya’da tarım sektörünün kuraklık yüzünden 2 milyar Euro’nun üzerinde zarara uğradığı tespit edilmiştir. Türkiye’de 2007 yılında yaşanan kuraklık kendini büyükşehirlerde bir haftayı bulan su kesintileriyle hissettirmenin yanı sıra tarım sektörü %7,3 küçülmüş, hububat üretiminde %10 azalma olmuştur.

Dolayısıyla, kuraklığın etkilerini nedenlerini anlamak daha kolayken etkilerini tahmin etmek ve sonuçlarından korunmak çok daha zor hale gelir.

Kuraklığa hazırlıklı olmak!

Doğal bir olay olan kuraklığın etkileri iklim değişikliği ve insan faaliyetleriyle daha da şiddetli hale gelmektedir. Kuraklığın kronik bir sorun haline gelmemesi için su kaynaklarının hem yağışlı hem de kurak dönemlerde iyi yönetilmesi gerekir. Su herkesin meselesi olduğu için yönetimi oldukça karmaşıktır. Suyun ikame edilemeyen kısıtlı sosyal ve ekonomik bir kaynak olduğu anlayışı tüm kesimlerce benimsenmelidir.

Su kaynaklarının nehir havzası ölçeğinde yönetilmesi, aslında suyun kaynağı olan nehir ekosistemlerinin bütüncül yapısının korunması için ilk adımdır. Türkiye’de Avrupa Birliği süreci ile başlayan entegre havza yönetimi yaklaşımı hızlandırılmalı ve nehir havzası ölçeğinde sektörel su kullanımının akılcı hale getirilmesi ve verimliliğin artırılması, sulak alanların korunması, yeraltı suyu kullanımının kontrol altına alınması, su kalitesinin iyileştirilmesi, etkin ve düzenli denetleme mekanizmaları kurulması gerekmektedir.

Diğer yandan, sürekli artan su talebinin iyi yönetilmesi ve sektörel su kullanımının akılcı hale getirilmesi oldukça önemlidir. Bugün, su kaynaklarının %74’ü tarımda, %15’i evsel ve %11’i de sanayide kullanılırken su gibi yaşamsal bir kaynağın iyi yönetilmesi ve akılcı kullanılmasında tüm sektörlere büyük rol düşüyor.
Öte yandan, sürdürülebilir olmayan uygulamalar su kaynakları ve yaşam verdiği doğal hayatın yanı sıra bu sektörlerin de geleceği üzerinde büyük risk yaratıyor.

Öncelikle tarımda suyun etkin kullanımı, ürün deseninde su kaynaklarına uygun ürün seçimi ve planlamalara suyun bir değişken olarak dâhil edilmesi oldukça önemli. Diğer yandan, sanayi kuruluşlarının su kaynakları üzerinde miktar ve kalite anlamındaki etkilerini en aza indirmeleri de bu sürece katkı sağlayacak diğer bir unsurdur. Artan kentsel nüfusun su ve enerji talebini yönetmek ve su kaynakları üzerindeki etkinin farkında olarak yatırımların yönlendirilmesi, suyun şehirlerde etkin kullanılmasının sağlanması da su kaynaklarının korunmasında ön plana çıkmaktadır.

Son 50 yılda kaybedilen 3 Van Gölü büyüklüğündeki sulak alan aslında kuraklığa karşı olan hassasiyetin bir daha altını çizmektedir. Sulak alanların ekolojik ve ekonomik işlevlerinin kaybolmaması için nehir havzası ölçeğinde özellikle sulak alanların korunmasına öncelik verilmelidir.

Türkiye’de nehir havzası ölçeğinde etkileri göz önünde bulundurulmadan gerçekleştirilen su altyapı planlamaları da bugün kuraklık karşısındaki kırılganlığımızın temel nedenlerinden biridir. Havzalararası su transferi projeleri veya barajlar çoğu zaman nehirlerin bağlantısını sekteye uğratmakta ve nehir ekosistemlerinin devamlılığı üzerinde bir risk oluşturmaktadır. Bu planlamaların yapılırken yatırımların uzun vadeli çevresel, sosyal ve ekonomik etkileri göz önünde bulundurulmalı ve nehir havzası ölçeğinde planlanmalıdır.

-WWF-


NASA zamanında bizi uyarmıştı tabi,

2021 yılı başlarken Türkiye'nin çoğu yerinde şiddetli kuraklık yaşanıyor. Ülkenin en kalabalık şehri (15 milyon) olan İstanbul çevresindeki çok sayıda rezervuar, son 15 yılın en düşük su depolama seviyelerine ulaştı . Koşullar devam ederse mahsul üretimi tehdit edilebilir.

Kuru koşullar, birkaç mevsim düşük yağıştan sonra gelir. 2019 yılında yaz ve sonbahar ayları çoğunlukla yağışsız geçmiş, rezervuarlardaki su seviyeleri azalmıştır . Ardından 2020, yılın ikinci yarısında çok az yağışla son beş yılın en kurak yılıydı. Temmuz 2020'den bu yana, Türkiye'nin neredeyse tüm illeri neredeyse her ay ortalamanın altında yağış aldı. Ekim'den Aralık'a kadar ülke genelindeki yağış miktarı, 1981-2010 ortalamasından yüzde 48 daha düşüktü.

Yukarıdaki harita, Yerçekimi Kurtarma ve İklim Deneyi Takip (GRACE-FO) uyduları tarafından ölçülen 11 Ocak 2021 itibarıyla sığ yeraltı suyu depolamasını göstermektedir . Renkler, ıslaklık yüzdelik dilimini veya yeraltı suyu miktarının uzun vadeli kayıtlarla (1948-2010) karşılaştırmasını gösteriyor. Mavi alanlarda normalden daha fazla su bulunur ve turuncu ve kırmızı alanlarda daha az su bulunur.

Akiferlerdeki yeraltı suyu, birçok ülkede mahsul sulama ve içme suyu için önemli bir kaynaktır ve ayrıca kurak dönemlerde akarsuları besleyebilir. Yeraltı suyunun kuraklıktan toparlanması aylar alıyor, çünkü topraktan ve kayadan sızarak su tablasına sızan yüzey nemi ile yavaş ve istikrarlı bir şekilde yenilenmesi gerekiyor.

İkinci harita, 11 Ocak 2021 itibariyle kök bölgesindeki (toprağın en üst metresi (39 inç)) GRACE-FO toprak nemi tahminlerini göstermektedir. Bu bölgedeki nem, tarım için önemlidir çünkü su, büyümek için doğal olarak mevcuttur. Ekinler Kök bölgesi nemi, yağmurla hızla doldurulabileceği veya kurak dönemlerle buharlaşabileceği için kısa sürelerde geniş ölçüde dalgalanabilir.

Yağışların azlığı ve yüksek su talebi nedeniyle yetkililer, mevcut koşulların devam etmesi halinde İstanbul'un suyunun aylar içinde tükenebileceğini söylediler. 13 Ocak 2021 itibariyle, İstanbul çevresindeki en az yedi rezervuardan depolama oranları yüzde 25'in biraz altında ölçüldü.

Konya Ovası'nda çiftçiler, Temmuz-Aralık 2020 arasında 2019'un aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 38 daha az yağış aldı. Son altı aydaki yağış eksikliği, tahıl hasadını önemli ölçüde azalttı ve çiftçiler için kuraklık uyarılarını tetikleyerek gelecekteki mahsul için belirsizlik bıraktı.


Tamda bu konu için faydalı yazılar;

Devrilme Noktası

İnsana Etkisi

Gıda Güvenliği

Biyoçeşitlilik Kaybı

tıklayabilirsiniz!


Yapay Zekaya çizdirilmiş kuraklık ve iklim değişikliği resimleri

Mimarın Gözünden! blogumu okuduğunuz için teşekkürler! Yeni gönderiler almak ve çalışmalarımı desteklemek için ücretsiz abone olun.

Share this post
Nedir bu kuraklık?
velitunahanbay.substack.com
Comments
TopNew

No posts

Ready for more?

© 2023 Veli Tunahan Bay
Privacy ∙ Terms ∙ Collection notice
Start WritingGet the app
Substack is the home for great writing